Yağ açısından zengin, karbonhidrat açısından fakir bir diyetten; yağ açısından fakir, karbonhidrat açısından zengin ve temelde tahıllardan ve zararlı karbonhidratlardan oluşan bir diyete geçtik. Geçtiğimiz yüzyılda beslenme alışkanlıklarımızda gerçekleşen bu değişimin, aralarında kronik baş ağrıları, hareket bozuklukları, şizofreni, dikkat eksikliği ve hiperaktivite ile yaşamın ilerleyen yıllarında ortaya çıkan, ciddi bir bilişsel yıkım yaratan ve ne tedavisi ne de geri dönüşü olan beyin hastalıklarının da bulunduğu, beyne bağlı birçok modern sorunun kaynağı olduğunu düşünüyorum. Tahılların beyninizi şu anda, siz farkında bile olmadan, derinden etkilediğini size kanıtlayacağım. Beynimizin tükettiğimiz besinlere karşı hassas olduğu fikri, en saygın tıbbi kaynaklarda yer alıyor. "Besleyici” etiketi altında ürünler satan gıda endüstrisi tarafından sürekli kandırılan halkın da bu bilgiye ulaşma hakkı var. Bu bilgi benim gibi doktorları ve bilim insanlarını da “sağlıklı” olarak kabul ettiğimiz bazı besinleri yeniden sorgulamaya itti. Artan kalp-damar hastalıkları, obezite ve bunama oranlarının sorumlusu karbonhidratlar ve kanola, mısır, pamuk, yer fıstığı, aspir, soya fasulyesi ve ayçiçeği gibi bitkilerin işlenmesiyle elde edilen çoklu doymamış yağlar olabilir mi? DNA'mızı, genetik mirasımıza rağmen, sadece aldığımız besinlerle değiştirmemiz mümkün mü? Toplumun sadece küçük bir yüzdesinin sindirim sistemlerinin buğday, arpa ve çavdarda bulunan gluten isimli proteine hassas olduğu bilinen bir gerçektir. Fakat bu bileşenin herkesin beyni üzerinde olumsuz bir etkisi olabilir mi?
|